top of page

Emperor From Shangai

Ord. Doc. Dr. Kimil Koreturk



Sayın Baş(ba)kan Öncü Lider'imiz Recep Tayyip Erdoğan'ın; Avrupa Birliği iki dakka delikanlı olsun bizi almayacaklarsa açıkca söylesinler ki biz de işimize bakalım, Brüksel oradaysa Şangay burada meydan okuması, tam da beklendiği üzere yurtdışında silkinmeye, yurtiçindeki bazı istemezükcülerde ise sendelemeye sebeb oldu.



Eski bir asyalı büyüğümüz olan Kimmeryalı Conan'ın krallıkları sandaletli ayağının altına alması gibi gönüllüce avrupanın sandaletleri altında ezilmeye razı olan bu sendelemeciler, on yıldır ülkemizi ufkun dahi ötesine taşıyan bu politika grandmasterını Şangay ;İşbirliği Örgütü üyesi ülkelerinin kim olduğunu veya nasıl rejimlerle idare edildiğini bilmez sanma cahil cüretini bile gösterdiler. Bugün ülkelerin sınırlarını belirleyecek kadar büyük bir emperyal güce, hem de tek bir asker bile kullanmadan sırf sevgi ve saygı ile erişmiş bir lideri cehaletle itham etmek sadece rakı masalarında kamış borularla rakı çekmekten muzdarip kemalist sanrı bozukluğu ile mümkün olabilir.



Bugün her biri eninde sonunda doğru çıkan AKPARTİ politikaları sayesinde düşmanlarımız bize saldırmaya cesaret edememekte ve bu nedenle ABD elçiliklerine saldırmaktadır. Dikkatinizi çekerim bize gücü yetmeyenler dünya lideri sayılan ABD'ye güç yetirebilmekte ama bize yetirememekteler.

Her ne kadar onlar tıpkı Sayın Erdoğan'ın dediği gibi gözleri var görmezler, kulakları var duymazlar kategorisinde olsa bile biz bir gün tıpkı Süleyman Soylu, Numan Kurtulmuş ve Yiğit Bulut gibi gerçeklere nüfuz edeceklerine inanmaktayız. Misyonumuz gözlerindeki gaflet perdesi kalkana ve hidayet vasıl olana dek anlatmak, anlatmak, anlatmaktır.



Binlerce kilometre uzaktan buraya gelip de buraları yurt edinen atalarımız, bittabii kürt kardeşlerimizle ortak vatan, deli cesaretine filan sahip değillerdi. Gayet de normal insanlardı. Farzı misal bir yere eksikliklerini tamamlamak için saldırdıklarında ki, bu taraflı bir yaklaşımla ötekilerce yağma olarak tabir edilirdi, eğer karşıdakiler onlardan güçlüyse veya emellerine ulaşamayacaklarını anladılarsa kesinlikle gurur yapmaz ve atlarını çevirir kaçarlardı. Yiğitliğin tanımına ilişkin meşhur atasözümüz, aynı zamanda atalarımızın ondalıklı işlemleri -belki de trigonometriyi- binlerce yıl önce bildiklerini de ispatlar, yiğitliğin onda dokuzu kaçmaktır, o dönemlerden kalmadır. Kaçarlar ve uygun zamanda tekrar saldırırlardı. Ta ki emellerine ulaşıncaya dek. Kemalist vesayetin bunu Turan Taktiği adıyla bilinçli bir manevra diye takdimi aşağılık komplekslerindendir, aldanmayınız.



Bir hedefe vasıl olma imkansız göründüğünde 180 derece dönüp tam tersi istikamete uzaklaşmak Türk ulusunun geçmişten bu yana sürekli olarak yaptığı şeydir. Sayın Başbakan kendini Türk Ulusu'nun biricik mümessili zanneden fosillerden çok daha bilgili ve zekidir. Yine o çok iyi bilmektedir ki 180 derece ters istikamete uzaklaşmak hedeften vazgeçmek değildir.



Devamı olmaktan gurur duyduğumuz Osmanlı diğer beylikler Selçuklunun yıkımıyla doğan boşluğu doldurmaya çalışırken hiç onun kavgasına girmeden 180 derece ters istikamete gitti. Öyle ki onlar daracık bir anadoluda didişip dururken O, Rumeli'yi fethediyordu. Nihayet Anadolu'ya döndüğünde tüm Selçuklu mülkü olmuş bir meyve gibi ellerine düşüverdi.



Bugün Avrupa Birliği içine sürüklendiği yapısal krizler nedeniyle kendi içinde didişip dururken Asya hızla büyümekte güçlenmektedir. NeoOsmanlı da doğal bir parçası olduğu Avrupa'nın bu içi boş kavgalarına dahil olmak yerine Asya'ya doğru ilerleyip büyüyecektir. Öyle ki gelecekte bir gün, İmparator Şangay'dan geldiğinde, Avrupa'nın kendisi önünde gönüllü olarak diz çökecek ve lütfen dinamizminizle bizi bu kargaşadan çıkarın, bizi uygarlaştırın diyecektir, tıpkı Sayın Liderimizin muştuladığı gibi.

bottom of page